20 Şubat 2010 Cumartesi

YEĞENİME



Hoşgeldin adı henüz konmamış güzel bebek
Hoşgeldin,neşelendirdin ailemizi
Yakışıklı bir erkekmişsin sen
Annem telefonda öyle dedi

Acaba annene mi daha çok benziyorsun
Yoksa babana mı
Yoksa afacan Eylül’e mi
Aman yoksa bana mı?

Bana benzeme güzel çocuk
Bana benzersen tembel olursun
Sabaha kadar lak lak edip
Akşama kadar uyursun

Sonra ne mi olur? Derslerinden kalırsın
Hele bir de çalışıyorsan yandın
Müdüründen ceza alırsın
Büyümek öyle kolay mı sandın?

Sen bu yazımı okuyacak yaşa geldiğinde
Ben iyice kartlaşmış olacağım
Sen okudukça “teyzem” diye anarsın beni
Umarım sana yazdık diyede kıskandırmayız diğer yeğenleri =)


Küçük Teyze Nupelda...

19 Şubat 2010 Cuma

HAYAT SENARYOSU


Vay anasını sayın seyirciler
Şükran Salih’i Cevdetle aldatıyormuş
Tabanca da su sabancası çıktı
Nermin’in gayr-i meşru çocuğu olmuş

Özledim, çok özledim masum Türk filmlerini
Hani şu içinde ihtiras ve şehveti barındırıp
Tutkulu aşkları ve komedileriyle
Hem ağlatıp hem güldüren Türk filmlerini

Şimdi ise hayatımız film olmuş
Sadece filmlerde görmek nasip olur dediklerimiz
Filmlerde bile bizi şaşkınlığa uğratan sahneler
Şimdi hayatımızın parçası olmuş

Artık şaşırtmıyor bizi Şükran’ın ihaneti
Nerminin fahişeliği veya kör kurşun
Artık yalanların “masum” sınıfı kalkmış
Suratımızda pembeden mor rengini almış

Filmler gerçek hayat sahte
Zaman tersine dönmüş
Yaşanılanlar senaryolara bile sığmayacak karakterde
Neresi doğru? Yanlış nerde?Meğer herkes körmüş.

Şimdi oturda televizyoncu ol
Al eline kağıdı kalemi
Senaryoyu düşünmene gerek yok
Ayuka çıkmış insanlığa gerçekler yeterli

Fabrikatör Bayramı da toprağa verdik geçen
Aman,ölenleri sakın ha yazma
Hani şu ölen şerefi,insanlığı ve haysiyeti
Ölünün ardına konuşulmaz derler bizim oralarda

Nupelda KARABUĞDAY

17 Şubat 2010 Çarşamba

ÜSTÜN SAKAR!


Üstün başarım,kendimi kutlarım
Evin bütün ampülleri patladı
Klima turboda yandı
Bilgisayarın ekranı kaymış durumda

Ben yaptım,kutlarım
Sabaha kadar bütün elektrik açık uyursam
Klima en yüksek ısıda kalırsa
Tabiki evdeki herşey yanar

Artık ne bilgisayarım var ne elektriğim
Kıtlık bölgesinde tek başıma
Ben bu sıkıntıyla temizliğe sararım
Ohh evi haftalarca bal dök yala

Gıcık oluyorum kendime
Saçlarımı yolasım geliyor
Canım sıkılıyoo ya
Uğraş bulmalıyım bana göre

Ne yapıcam ben onca hafta
Nasıl bekleyeceğim
Hey sen sabreden derviş
Anlatsana nasıl olur o iş?


Nupelda KARABUĞDAY

15 Şubat 2010 Pazartesi

KÜÇÜK KADIN

Ne yapıyorum ben
Neredeyim
Kim bu aynadaki
Bana bakıyor ben gibi saçları, gözleri..

Kocaman bir kadın var aynada
Arkamı dönüyorum,çocukluğa başlıyor
Görmeden hissediyorum o küçük kadını
Biliyorum görmediğimi sanıyor

Hata yapıyor yere düşüyor
Kanıyor dizleri
Sonra kendi yarasını sarıp
Yine koşmaya başlıyor

Anlamıyorum bu kadın hiç akıllanmaz mı?
Düşmeye alışkın belki de
Bu yüzden korkmuyor
Sürekli koşuyor delice

Koş, durma küçük kadın!
Hedefine ulaşana kadar kanaya kanaya koş!
Hırslan,tutkulan,ağla ama koşmaktan vazgeçme
Yarınlar seni bekler iyisiyle kötüsüyle...


Nupelda KARABUĞDAY

12 Şubat 2010 Cuma

OKUMASIN BEĞENMEYEN


Off off
Dünyanın halleri
Birine dokun dertli
Birine dokun zır deli

Biri param yok diye ağlar
Diğeri para mutlu etmiyor diye
Biri yakınır kalabalıktan
Diğeri yalnızlıktan

Düşünürsün ne olacak bu hal
Düşünürken bakarsın
Sende de kalmamış hal
Dersin ben de delirdim herhal

Hal yukarı hal aşşağı derken
Batırırsın böyle kafiyenin içine
Şiiri kesmek istersin
Ama girmişsindir bir kere şu işin içine

Devam etmeli devam
Saçmalasakta devam etmeli
Şiirleri yazanda insan sonuçta
Ki bunları bir filozofta yazmıyor ki

Ne demiştik en son ha şu dünya hali
Cidden ne olacak yahu
Kimini yaşarken öldürür
Kimini doğmadan süründürür

Kimi varlık içinde
Kimi yokluk
Kimi gülmekten ağlamayı unutur
Kimisinin durmaz gözleri nehir misali oluk oluk

Şöyle böyle düşe kalka derken
Bir şiirin sonuna geldim yeniden
Altına imzamı atmakta kararsızım
Ehh okumasın beğenmeyen


Nupelda KARABUĞDAY

11 Şubat 2010 Perşembe

HAYAT EŞİTTİR ACI


Bıdı bıdı yapmak bana göre
Genelde çok konuştuğum doğrudur
Az özlerden değilde
Çok özlerden oldum genelde

Aslında konuştuklarım sakladığım gerçeklerdir
Direk konuşmayı sevmem ben
Dolandırırm lafı,herkeste anlayamaz öyle
Anlayabilmek için biraz akıl çalıştırmalı

Söylediklerim kinayelerimde gizlidir
Ucu bucağı olmayan sözler
Her yöne çekilebilecek sözler
Anlamasını bilenindir

Lakin ben anlayamam genelde
Anlayamam iyi görünüşlü sahte karakterleri
Anlayamam süslü püslü yalanları
Anlamak zor,katlanmak ise ondan acı

Hep sorarım kendime
Didik didik edip
Sınarım kötülüğümü
Ne çare açamam bu kördüğümü


Zaman aynı ritminde ilerliyor
Herkesin dilinde bir söz “zaman kötü”
İnsanlar pek seviyor bu zamanda yaralamayı
Kimin yarını umrundaki hatırlasın dünü

Herkesin içinde yaşattığı kahraman
Dünya sahnesinde kimi başrol kimi figuran
Unutmamak lazım kalpte acı bırakanları
Çünkü acı olmasa insan nerden öğrenebilir yaşamayı?

Nupelda KARABUĞDAY

9 Şubat 2010 Salı

HOŞÇAKAL ŞEHR-İ İSTANBUL



10 Şubat 2010 İstanbul-Kıbrıs 09.30 uçağı...

Yine gidiyorum...Ayaklarım geri geri gidiyor bu sefer...2 yıldır her gidişimde içim bir buruk olur ama bu sefer bir başka ağrı var sanki... Aşkımsı birşey bu.Biraz tatlı biraz tuzlu.

Severim ben İstanbul'u...Gözü yaşlı bir şehirdir.Ne hatıralar biriktirir içinde sorsan senden benden dertlidir şu gözünü sevdiğimin şehri.Ahh ahh, ne kadar şeyler yazılmış çizilmiş İstanbul üzerine şimdi bize düşmez İstanbulu satırlara dökmek,
lakin bir şarkı sözü gelir kulaklarıma;
"İstanbul ağlıyor,sen ağlıyorsun
Hadi git,git artık ne duruyorsun
Yolcular Hep Kacak Bizse Tutuklu
Gözler Agliyor Tutkulu Cocuksu "

Ardından "İstanbulu sevmezse gönül aşkı ne anlar" diyor şair..

Seni bırakmak zor,ama gitmem gerek...Bedenim orada ruhum sende olacak...


Hoşçakal Şehr-i İSTANBUL...




Nupelda KARABUĞDAY