29 Ekim 2010 Cuma

İKİNCİL ŞAHIS



Rüzgarlı çok rüzgarlı bir geceydi
Karşımda durmuş bana sırtı dönük denizi seyrediyordu
Gittim durdum yanında,yüzüme su çarptı
Dalgalar sandım,oysaki gözyaşıydı

Rüzgar uçurmuştu pamuk teninden gözyaşını
Oysaki ne çok nefretle bakardı o gözler
Yüzüme baktığında kinin tokadını atacak diye
Korkardım,bu yüzden ondan kaçardım

Fakat o gece,ağlıyordu
Hiç olmadığı kadar doluydu gözleri
Gözlerimin içine baktı, durdu yaşlar
Evet yine başladı o kinli bakışlar

Biliyor musunuz saklıyordu gözyaşlarını
Hiç bilmediğim bir geçmişi vardı
Her andığında sinirinden bana çattıran
Şimdi sorarım kendime ona bunu neden sormadığımı

Rüzgarlı çok rüzgarlı bir geceydi
İyiki de öyleydi
Rüzgar savurmasaydı gözyaşını
Anlayamazdım gözlerindeki geçmişin acısını

-----------------------------------------------------

Rüzgarlı çok rüzgarlı bir geceydi
Ona sırtım dönük denize nazır duruyordum
Geldi durdu yanımda,yüzüne su çarptı
Dalgalar sansın istedim,ama gözyaşım olduğunu anladı

İlk defa görmüştü gözyaşımı
Oysa hep nefretle baktığımı söylerdi
Kini barındıran gözlerde yaş olmazdı
Hüznün adıydı gözyaşı

Fakat,o gece ağlarken gördü
Mutsuzdum,o ise şaşkın
Gözlerinin içine bakınca durdu gözyaşım
Şaşkınlığını belkide gidermekti amacım

Hiç bilmediği bir hüznüm vardı geçmişimde
Hiç sormadı,hiç de cevaplayamadım nedenini
Beni hep kin dolu biri olarak tanıdı
Bilmiyorum merak eder mi şimdilerde sebebini?

Rüzgarlı, çok rüzgarlı bir geceydi
Gözyaşım değdi tenine
Anlatmak için edebiyat parçaladığım hüznümü
Gözyaşım anlattı bir gecede....


Nupelda KARABUĞDAY

8 Ekim 2010 Cuma

TEKİLİMİZE ÇOĞUL EKLERDİK



İnsanoğluna yenik düşüşümüz nedendi ki inanmaktan başka?
İnandığımızdan değil inanmak istediğimizdendi hatamız
3 kuruşu verecekken 5 kuruşa yenildik
2 kuruş kendimizden yitirdik
Ne için kim için değdi mi bilemedik...
Yeri geldi sevdik,sevdiklerimizi kaybettik
Ya onlar gitmeyi seçtiler
Ya da gitmeleri gerekliydi
Tırnak içindeki "zorunluluk"la başlayan cümlelerle
Bir şekilde gittiler işte...
Hüzünlendik,içtik hemde çok
Şişenin dibine vura vura
Sonra ağladık içkiden dedik egomuzu tatmin ettik
Yoksa ağlar mıydık gidene...
İçkiydi bizi sokan bu ruh haline..
Öyle böyle derken,kendimize gelmeyi öğrendik
Çeşitli hayatlar geçti önümüzden
Kimi figuranımsı rollerde kimi haddini aşıp başrolde
Biz ise herzamanki gibi kabalalık içinde yalnız ruh halimizle
Koşa koşa sıyrılırdı ruhumuz kalabalıklardan
Bedenimizi satardı iki dakikada
Yok sayılırdı beden kalabalığın tam ortasında
Dururdu öylece uzakta kimsesiz,sakin ve yalnız
Bu duyguyu herkesin yaşayabileceğini bilirdik biz
Elbet bir gün herkes isterdi yalnız kalıp ruhunu dinlemek
İşte bu yüzden
Hiçbir zaman birinci tekil şahsımız giremezdi cümlelerimize
Biz tekilimize çoğul eklerdik
İkinci çoğulları kullanırdık her seferinde
BEN demeye gücümüz yetmezdi de BİZ derdik...

Nupelda Karabuğday