19 Ekim 2011 Çarşamba

OĞLUM



Doğduğun gün dün gibi aklımda
Ebe, "oğlun oldu" dediğinde
Ağlamıştım…
Koskoca erkekliğime aldırmadan
Küçücük çocuklar gibi koca gövdemle ağlamıştım
Pamuk pamuktu ellerin
Bıyıklı olduğum için annen öptürmüyor diye
Kesmiştim yıllar yılı bıyıklarımı
Seni öpüp koklayabilmek için
Geceleri biraz ağlasan içim yanar
Sabaha kadar beklerdim başında
Bir sonraki gün işe uykusuz gitme garantisinde
İlk baba değil de “anne” dedin diye çok kıskanmıştım
Hatta "ilk anne diyecek" dediği için iddiayı da annen kazanmıştı
İlk adımlarını attığında ödümüz kopuyordu
Düşüp bir yerini yaralayacaksın diye
Büyüyüp okul yaşın geldiğinde en başta zorluklar çekmiştin
Ben ise işten vakit bulup okula gelirdim
Gizli gizli izlerdim seni arkadaşlarınla oyunlar oynarken
Her akşam beni nasıl heyecanla camda bekleyişini unutamam
Boynuma atlar öperdin “baba” diye
Ve her seferinde cebimde hediyen olurdu
Belki çikolata, belki de en sevdiğin şekerlerden
Mahalledeki bütün çocukların bisikleti vardı
Çok ağlıyorsun diye işyerinden avans alıp o ay bisiklet almıştım ben de sana
Liseyi başarıyla bitirip bulunduğumuz şehirdeki üniversiteyi kazandığında
Bizim ev bayram yeri gibiydi
O akşam annen tüm yakınları arayıp haber etmişti
Senin okulu kazandığını
Üniversiteye başlar başlamaz bir de kız arkadaşın olmuştu
“Ayşe”…
Bir akşam bana gelip “baba biz evlenmek istiyoruz, ailesiyle tanışalım mı?”
diye sorduğunda
“Oğlum, askerlik…” demiştim
Okulu bitirip askerlik zamanın geldiğinde heyecanlıydın
Bir an önce bitirip sevdiğin kıza kavuşacaktın
Yuva kuracaktın
Seni askere uğurladığımız gün gözyaşları sel oldu aktı
Babanı ikinci defa böyle ağlatıyordun
Kimse görmesin ağladığımı diye otobüsün arkasına geçmiştim
Gizli gizli ağlıyordum annenler seni uğurlarken
Halaylarla, zılgıtlarla uğurladık seni askere
Annen telaşlıydı ben ise onu teskin ediyordum her seferinde
Sağolsun Ayşe de her gün aradı
Bir gün sabahın erken saatlerinde çaldı kapımız
Ben uyanmış işe gidecektim annen ise kahvaltı hazırlıyordu bana
Annen “hayırdır inşallah” diyerek açtı kapıyı
İşte o an anlamıştım kara haberin geldiğini askerleri kapıda görünce
“Oğlunuz” dedi komutan düğümlendi boğazına kelimeler
“Oğlunuz şehit oldu, vatan sağolsun”
Yıkıldı evimiz
Ocağımız yandı
Bir evimizin bir oğlu şehit olmuştu
Meğer canımız oğlumuzu askere diye ölüme göndermişiz
Aradan 1 yıl geçti yüreğimizin yangını hala dinmedi
Geçenlerde bir davetiye geldi eve
Ayşe evleniyormuş önümüzdeki ay
Gelinlikler içinde seni görecektik yanında
Kısmet değilmiş…
Vatan sağolsun oğlum
Vatan sağolsun
Sağolsun ki
Kalmasın yerde kanınız
Sağolsun ki
Sorulsun hesabınız

Nupelda KARABUĞDAY

16 Ekim 2011 Pazar

BİR YERLERDE "SESSİZLİK" DOĞUYOR



"Sessizlik oldu mu kız çocuğu doğar" derler
Bu sözün hikayesi kötüdür aslında
"Erkek çocuğunu" bekleyen baba
Kız çocuğu olduğunu duyunca hayal kırıklığına uğrar
Ve tüm sülale bu doğuma sessiz kalır
Sözüm ona sevinç çığlıkları atılmaz
İşte buradan gelir kız çocuğunun sessiz gelişi
Çocukluğunu bile düzgün yaşayamaz kız çocuğu
Oynasa, zıplasa hor görülür
"Kız kısmıdır" ya...
Okuma yaşı gelir, yaşıtları erkekler okula giderken
Onun işidir ev temizliği
Su taşımak, köyde anneye yardımcı olmak
Büyür, olgunlaşır ergenliğe girer
Gezmek ister, arkadaşları olsun ister
İlk "kötü kadın" sözünü o yaşlarda öğrenir
Genç kızın dedikodusunu yapmak kolaydır!
Ahını almak zor!
Evlenecek yaşa gelir
Aşık olur...
Allah gönüle aşkı da veriyor
Tutulur genç bir delikanlıya
Vermezler...
Eşini seçemez, ailesi seçer
Aile kimi isterse onunla evlendirilir
Kadın, mecbur unutmak zorundadır sevdiği adamı
Sevgili, eş olmaz "karı" olur "koca"ya...
Hele bir dediği iki olsun "koca"nın
O zaman "vücudu gül bahçesine döner kadının"
Sözüm ona kocanın vurduğu yerde gül biter ya!
Hamile kalır kadın!
"Dölü kurumasın" diye "erkek" ister koca!
Kız çocuğu olsun istemez
Olursa da sessizdir gelişi...
Kimse sevinmez.
Kadın olmak zordur günümüz Türkiye'sinde
Kadının gelişi sessizdir
Bir kadın sessiz yaşar
Ve sessiz ölür...
Kadın eşittir sessizliktir
İşte bu yüzden
Bir yerlerde oluyorsa sessizlik
Orada bir kadının " kaderi " doğuyor demektir

Nupelda KARABUĞDAY

GIDIKLAYIN TALİHİNİZİ



Ne bir ileri ne bir geri hamster gibi dönüyoruz kafesteki tekerlekte
Çok yol aldık gibi gözükse de
Bir yere gittiğimiz yok olduğumuz yerde sayıyoruz
Kural böyledir müzik değişince dans da değişiyor
Hayatın ritmini yakalamak zor
İnsanların şikayetleri hiç değil ki yalnızlıktan
Yenilgiden, yanılgıdan
Sürekli bozuk plak gibi başa sarmaktan
Hiçbirşey değişmiyor gibi değil mi?
Aynaya baktığımızda değişen suretimize
Beyazlayan saçlarımıza, oluşan çizgilerimize inat
Ayaklarımız yere bastığı sürece
Hiçbir şey değişmiyor gibi
Şu kahrolası suratsız talih var ya
Onu diyorum gıdıklasak
Belki güler yüzümüze
Yalandan da olsa

N.Karabuğday