26 Temmuz 2011 Salı

GLOBALLEŞEN DÜNYA(YMIŞ)



Ani bebek ölümü sendromu diye bir şey varmış!
Ne acı…
Aniden bebeğinizin öldüğünü düşünsenize
Ya da düşünmeyin düşüncesi bile kötü!
Bebekler niye ölür?
Niye doğar ki niye ölür?
“Şu dünyaya bir uğrayıp çıkacağım” gibi oluyor
Geliyorlar, iki sevdiriyorlar kendilerini
Sonra yıllar yıllı geride bıraktıkları dinmeyen acı…
Çocuklar ölüyor!
Ölüyorlar!
Globalleşen dünyada “çocuklar ölüyor” beyler bayanlar!
Duyuyor musunuz sesimi
Hala çocukların öldüğü bir dünyada yaşıyoruz!
Hala çocukların okula giderken donarak öldüğü
İstismara maruz kalıp canından edildiği
Çocuğun çocuğa silah çektiği dünyada yaşıyoruz
Ve her gün çağdaşlaşma yolunda yeni adımlar atılıyor
Tembelleşiyoruz hazırcılık uğruna
Yenilikçi adamın biri çıkıyor
“Bilmem ne buluşuyla artık her şey daha kolay” diyor
Bir diğeri (rakip firma) yüzyılın mucidi ilan ediyor kendini
Reklamlar desen gırla!
Entelektüel dünya işte ne yaparsın…
Her gün yeni icatlar, yeni buluşlar
Kapış kapış…
Ama bir yerlerde hala ÇOCUKLAR ÖLÜYOR!
Globalleşen dünya!
Çocukların öldüğü
Çağdaşlaşma yolunda her gün yeni adımlar atılan dünya!
Okul yolunda hala ölüyorsa çocuklar
Hala volta atıyorsa çocuk katilleri sokaklarda
Uçkur düşkünleri hala arayabiliyorsa yeni minik kurbanlarını
Kusura bakmayın da
Yemişim öyle yüzyılın icadını da, projesini de!
Çocuklar ölüyor!
Duyuyor musunuz sesimi!!
Yoksa sizde teknolojinin getirdiği son moda kulaklıklardan var da
Uzaktan mı geliyor sesim?
Yoksa siz de mi rengârenk buluşların arasında kaybolup
Aradaki siyah ve beyazı kaybedenlerdensiniz?
Yoksa siz de….
Yoksa siz de mi?
...

N.Karabuğday

22 Temmuz 2011 Cuma

KELİMELERDE BOĞULUYORUM



Bazen çok sevebiliyoruz istemeden
Çok da canımız acıyor bazen
Tesadüf bu ya hep çok sevdiklerimiz acıtıyor
Doğru orantılı bir şekilde saplıyor iğnelerini
Çok seviyoruz çok acıyor canımız
Çok acıtanlar çok sevdiklerimizden çıkıyor hep
Yine de kıyamıyoruz
Yine de vazgeçemiyoruz
Canımıza da okusa saçının teline zarar geldiği an
Canımız acıyor…
Sapladığı iğneler değil de
Yaşattıkları daha çok acıtıyor canımızı
Bir başka seviyoruz
Değer veriyoruz
Kendimizden ödün veriyoruz
Gözlerimiz kilitleniyor bakmaya kıyamıyoruz
Gün geliyor hayal kırıklıklarına uğratıyorlar
Yine de kıyamıyoruz
Sevmeye devam ediyoruz
Hayal kırıklıkları da yıldıramıyor
Gözyaşları sel oluyor
Yine de unutamıyoruz
Unutmak isterken her şey biraz daha bağlıyor
Anlatamıyoruz
Açıklayamıyoruz
Susamıyoruz da
Saçmalıyoruz…
Kelimelere döküyoruz yaşadıklarımızı
Döktüğümüz kelimelerde boğuluyoruz…
Tıpkı benim şuan boğulduğum gibi…
Yine de vazgeçemiyoruz sevmekten ve değer vermekten…
Bir de “belki okur” diye döktüğümüz kelimelerden…

Nupelda KARABUĞDAY

5 Temmuz 2011 Salı

BUGÜN KIYAK GEÇTİM KENDİME


Evet.
Bugün benim doğum günüm.
Kıyak geçtim kendime…
Erken kalktım bugün
Güneş erken doğdu gözlerime
Kalktım kendime harika bir kahvaltı hazırladım
Normalde üşenirim…
Dedim ya bugün kıyak geçtim kendime
Bir güzel sofra kurdum
Oturdum başına yedim afiyetle
En sevdiğim müzikleri dinledim
Dans ettim kendi kendime
Şukufe’yle oynadım
Ki dünyanın en güzel mutluluğu bu bence
Annemin sesini duydum
Teşekkür ettim
Beni doğurduğu için
Bugün doğum günüm ya
Kıyak geçtim kendime
Diyeti bozdum
Kocaman bir dondurmayı yedim tek başıma
Ehh kendime doğum günü pastam olsun
Mumu eksik olsa da… =)
Sevdiğim deneme kitabından okudum birkaç kesit
Hayaller kurdum, eskiye döndüm…
Biraz hüzünlendim biraz güldüm
İyi ki doğmuşum ben
İyi ki bahşedilmiş bu yaşam bana
Nefes almak güzel şey
Bazen zor olsa da
Güzel şey işte…
Aşık olmak güzel şey
Sevmek güzel şey
Gülümsemek güzel şey
Yardım etmek, paylaşmak
Birinin gözlerine bakabilmek bile
Güzel şey…
Tanrım TEŞEKKÜR EDERİM
İyi ki doğdum ben…


Karabuğday…